Lübnan Haigazian Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Paul Haidostian, insanlığın kimliğini korumasının, anılarını zenginleştirdiği, bundan yapıcı ve uygulanabilir anlamlar çıkarılabildiği sürece mümkün olabildiğini ifade etti.

Ermeni Soykırımı anısına Kıbrıs Üniversitesinin düzenlediği etkinlikte “Esin kaynağı olan hikâyeler: Ermeni soykırımı anısını olduğu yerde çıkarma” başlıklı bir konuşma yapan Prof. Dr. Haidostian, geçmişin hikâyelerinin nasıl esin kaynağı olabileceğinden, bir kişinin veya bir ulusun kimliğini nasıl şekillendirir hale getirebileceğinden bahsetti.

Profesör Haidostian, Lübnan ve Kıbrıs’ın nasıl yakın olduklarından söz etti; Orta Doğu’da insanların sık sık şimdiki döneme değil geçmişe çok fazla değinmekle, eski medeniyetlerin zenginliklerinden çok fazla gurur duymakla suçlandıklarını, her ikisinin de pragmatik dünyada tartışmaya açık olduğunu belirtti ve şöyle konuştu:

“Bununla birlikte ben insanların insan olduğuna inanırım çünkü esin kaynağı olabiliyorlar ve başkalarından esinlenebiliyorlar.”

“Bazı hikâyeler esinlenmenin anahtarıdır. Hikâyelerden esinlenmekle ulusları oluştururuz. Hikâyelerle, esinlenme yetisi olan yeni nesiller büyütürüz.”

Ortak geçmişe ve acı çeken bölgelere dikkat çeken ilk hikâyesinin doğrudan Ermeni soykırımıyla bağlantılı olmadığını kaydeden Prof. Dr. Paul Haidostian, ilk hikâyenin sürgün, sürgüne gitmek ve göçle ilgili olduğunu, 2016’da uçakla Beyrut’tan Erivan’a giderken yolcuların, Halep ve Suriye’den kaçan Ermeniler olduğunu, konuşmaya başladıklarını, Suriye’deki savaştan önceki hikâyelerini paylaşarak aile durumları vb. konularda son gelişmeleri anlattıklarını söyledi.

Onları dinlerken anlatılan sürgün ve göç hikâyelerinin tarihin bir parçası haline gelip gelmediğini merak ettiğini vurgulayan Prof. Haidostian, ortak geçmişe ve bu bölgelerde yaşanan acılara işaret ederek şöyle dedi:

“Bu Adana, Musul, Dağlık Karabağ, Mağusa olabilirdi.”

“Kurbanlar ve onların torunları için hikâyeleri kimliklerini oluşturuyor. Bu hikâyeler aileleri ve ulusları şekillendiriyor. Bunlar basitçe genetik veya bir çatı altında yaşamak değildir. Hikâyeler özet değildir, ayrıntıları vardır, ruhu vardır birbirlerine içten bağıntılıdırlar.”

“İnsanlar kimliklerini sadece anılarını zenginleştirdikleri, onları anıların dışında yapıcı ve uygulanabilir hale getirdikleri sürece koruyabilirler.”

Hikâyelerinde, geçmişi anlamlı bir şekilde yeniden inşa etmeye yardımcı olacak küçük ayrıntıları merak eden Prof. Dr. Paul Haidostian konuşmasına, ailesinin Maraş denilen bir şehirden Halep’e kaçtığını nasıl ortaya çıkardığı hikâyesini anlatarak devam etti:

“Bilmeden, bir Alman yetimhanesinde seçkin bir eğitimci olan büyükbabamın zorlanmadan kaçabildiğini düşünmüştüm. Bu bilgi aile içerisinde hiç paylaşılmamıştı. Bir kitap okurken ve bir şehirden ötekine karavanla seyahat ederken bir ana okul öğrencisini gördüğünü ve ne kadar mutlu olduğunu anlatan bir bayanın, babasının adını verene kadar.”

“100 yıl sonra böyle ayrıntılarda cevabı bulmak önemli midir? Hepimiz kendi hikâyelerimize sahip olmak istiyoruz. Eninde sonunda ben de bir hikâyeyim. Onu bilmezseniz aktaramazsınız. Bu nedenlerle ilgili olarak da doğrudur, siz ölene, talep etmeyi bıraktığınız zamana kadar.”

“Yaşamın devam etmesi için dokunaklı özelliklere de ihtiyacımız vardır. Daha fazlası vardır. Duygular içerikte ve ayrıntıdadır. Eğer ailemin hikâyeleri anlam taşımazsa ben hikâyemi hangi unsurlarla şekillendireceğim?”

“Hayal gücümüzü donatmamız ve döşememiz gerekmektedir. Dünyanın sorununun bir bölüm hayal etme sorunudur. Kimlik hayal gücü zenginleştirilirse şekillenir.”

“Aile kültürü bir hapishane değil bir yuva demektir.”

“Büyükbabalarım aynı Alman yetimhanesindendir. Üniversiteden mezun olduğumda Almanya’ya gittim. Kendimi büyükbabalarımın yerine koyduğumda, anında 70 yıl geriye gittim.”

Prof. Dr. Paul Haidostian, paylaştığı bir başka hikâyesinde, büyükbabasının birinden, bir Ermeni müzakere heyetine katılmasının ve Türk bir yöneticiyle görüşmesinin istendiğini anlattı. Sekiz çocuklu bir babaydı ve büyükbabasına, geri dönme şansı olana kadar gitmesine izin vermemesi söylendi.

Profesör Haidostian, ailesinde söylenen bir hikâyeye göre, büyükannesinin cevabı “ulusun sesi konuşursa diğer tüm sesler susmalıdır” olur. Bu kimliğin nasıl şekillendiğine bir örnektir. Bu deyişle Haidostian’ın şimdi ailesinin değerleriyle ilgili bir düşünceye ve büyük ebeveynlerin ailelerini nasıl büyüttükleriyle ilgili bir fikri vardır.

“Ermeni hikâyesi tamamlanmadı, sürekli kendini genişletmelidir ve veriler düzeltilmelidir” şeklinde konuşan Prof. Dr. Paul Haidostian, hikâyelerin anlatılması gerektiğini vurguladı ve şöyle devam etti:

“2015’te, dünya soykırımın 100’üncü yılını anarken sonuçlardan biri, soykırımın tanınması talebi gibi siyasi konuların yanında, hikâyede yenilenen ilgi idi.”

“Bu hikâyelerden herkes dersler çıkarabilir. Belki derslerden biri zalimlik ve zaman içerisinde devamlılığıdır. Başka bir ders, ulus için kurban olmak olabilir.”

“Geçmiş geçmiştir dediğimizde değil, sürekli anlatma gücü olduğu sürece hikâyeler anlatılacaktır. Hikâyeler, sadece tarihçiler ve arşivciler tarafından değil kurtulanların aileleri tarafından anlatılmaya devam edecektir.”

Son olarak Smyrna’nın (İzmir) yıkılmasından ve yüzüncü yıldönümünden de bahseden Prof. Haidostian, Smyrna’nın da anlatılmakta olduğunu ve esin kaynağı olması gerektiğini kaydeden Prof. Haidostian, şöyle konuştu.

“Bazıları için adalet isteme, bir sergiye gitme ve bir belgesel seyretme esinlenmedir. Hikâye anlatmak da bir esinlenmedir. Yargılanma anlarında her ayrıntının çok önemi vardır, aksi halde çok ucuz bir politika aracı olur.”

“Zaman ve mekân birbirleriyle ilgilidir. Hayali de olsa belgeleme önemlidir. Anıların esiri olunmamalıdır. Anlatmak gerçeğin ziyaretidir ve gerçek, insanları serbest bırakır. Ruha bakıldığında bağlılık, bencil olmama, fedakârca sevme, hayata tutunma veya fazilet umudu görülürse o zaman esinlenme vardır.”

Kıbrıs üniversitesi Rektörü Tasos Christofides, Profesör Dr. Paul Haidostian’a hoş geldiniz dedi ve iki üniversite arasında bir İş birliği Anlaşması imzalandığını duyurdu.

24 Nisan Ermeni Soykırımı’nı Anma Günü olarak ayrıldı.

KHA/MG/MHY/2022

Kıbrıs Haber Ajansı