İsrail'in Lefkoşa Büyükelçisi Oren Anolik, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (İCC) İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant için tutuklama emri çıkarma kararının, her saygın ulus ve halk tarafından tümden reddedilmesi gereken yanlış bir karar olduğunu söyledi.

Cuma günü Kıbrıs Haber Ajansı’na (KHA) kararla ilgili açıklamalarda bulunan İsrail Büyükelçisi Anolik, tutuklama emirlerini çıkarma kararının, Uluslararası Ceza Mahkemesi için “karanlık bir anı” temsil ettiğini, mahkemenin güvenilirliğini ve bir adalet kurumu olarak meşruiyetini zedelediğini vurguladı.

Mahkemenin misyonunu yerine getirmek yerine siyasi bir araç hâline geldiği iddiasında bulunan Büyükelçi, “Mahkeme kullanılıyor ve şu anda en aşırı unsurlara, Orta Doğu’da barışı ve güvenliği istikrarsızlaştırmak için çalışanlara hizmet ediyor” diye konuştu.

İsrail’in Uluslararası Ceza Mahkemesi üyesi olmaması nedeniyle bu emirlerin yargı yetkisi olmadığını açıklayan Oren Anolik, “Bu emirleri sadece Başbakan ve eski Savunma Bakanı’na yönelik kişisel bir saldırı olarak görmüyoruz. Bunu İsrail’in kendini savunma konusundaki temel hakkına bir saldırı olarak görüyoruz” dedi.

Bu kararın bundan sonra Orta Doğu’da ateşkes veya barış süreciyle ilgili olarak yapılacak müzakereleri nasıl etkileyeceğine inandığı sorulduğunda Büyükelçi, İsrail tarafının, bu kararın Hamas ile herhangi bir müzakere veya anlaşmaya varma çabası üzerindeki durum üzerinde olumsuz bir etki yaratacağından endişe duyduğunu, bu durum “teröristlere destek” vereceğini, kendilerini cesaretlendireceklerini ve daha sonra herhangi bir anlaşmaya daha az meyilli olacaklarını belirtti.

Anolik, “Bunun müzakereler, rehinelerin serbest bırakılması şansı, ve ne yazık ki Gazze’deki durum üzerinde olumsuz bir etkisi olacağından korkuyoruz. Çünkü bu savaşı sona erdirmenin bir yolunu bulmadan Gazze’deki insani durum düzelmez” şeklinde konuştu.

Mahkemenin kararının İsrail Başbakanı için kişisel olarak sorun yaratıp yaratmayacağı sorusuna Büyükelçi, bazı ülke ve kuruluşların mahkeme emrine uyulması çağrısında bulunduğu, bunun da Başbakanın belirli ülkeleri ziyaret etmesi durumunda tutuklama önlemleri anlamına gelebileceği, ancak bunun Başbakanı İsrail’in güvenliği ve savunması için işini yapmaya devam etmekten alıkoymayacağını çok açık bir şekilde söylediği yanıtını verdi.

İsrail Büyükelçisi, “Başbakan’ın, tutuklanma için gerçek bir tehdit olduğu bir duruma sokulmayacağından eminim. Bu nedenle, yapması gereken her şeyi yapmaya devam edebileceğine inanıyorum. Bu sonunda yurt dışı ziyaretlerine nasıl yansıyacak? Tam olarak bekleyip göreceğiz” dedi.

İsrail Dışişleri Bakanlığının bu karara karşı herhangi bir yasal adım atıp atmadığı sorusunu ise Büyükelçi Anolik, “İsrail’in üyesi olmadığı için Uluslararası Ceza Mahkemesinin yargı yetkisini tanımamasına rağmen İsrail tarafının mahkemeye bazı ilk iddialarda bulunduğunu, İsrail üzerinde yargı yetkisine sahip olmadığından soruşturmaya başlamadan önce bir uyarı vermesi gerektiği” şeklinde yanıtladı.

Büyükelçi Oren Anolik, “Mahkeme bu iddiaları kapsamlı bir şekilde incelemeden çok hızlı bir şekilde reddetti. Bence şu anda değerlendirilecek şeylerden birisi, bu karara itiraz edip etmeyeceğimiz ve Mahkemenin yargı yetkisi eksikliği ve bildirim eksikliği konularını tekrar incelemesini sağlayıp sağlamayacağımızdır. Çünkü ilk kararda bunun doğru ilgiyi görmediğini düşünüyoruz. Bu henüz İsrail’de karara bağlanmadı ancak uzmanlarımız tarafından incelenen konulardan biridir” dedi.

İsrail Büyükelçisi Anolik sözlerini şöyle tamamladı:

“Uluslararası Ceza Mahkemesi, teröristlere karşı savaşan demokratik bir ülke ile teröristler arasında yanlış bir karşılaştırma yaptığını ve bunun ahlaki olarak yanlış olduğunu düşünüyoruz.”

“İsrail, güçlü ve bağımsız bir yargı sistemine sahip demokratik bir ülkedir. Bu nedenle, herhangi bir yanlış yapılırsa biz kendimiz araştırabileceğimizi gösterme konusunda tamamen yetenekliyiz. Uluslararası hukukta tamamlayıcılık ilkesi var ve Mahkemenin bunu tamamen göz ardı ettiğini düşünüyoruz. Bu nedenle hem ahlaki hem de yargısal yönü, ahlaki ve yasal yönü açısından, bunun herhangi bir saygın ulus ve halk tarafından tamamen reddedilmesi gereken yanlış bir karar olduğunu düşünüyoruz.”

KHA/MG/MHY/2024    

Kıbrıs Haber Ajansı