Kıbrıslı Rum müzakereci Menelaos Menelaou Kıbrıs Haber Ajansı'na (Kıbrıs Haber Ajansı) yaptığı açıklamada, yakın gelecekte Kıbrıs sorunu için yeni bir çözüm çabasının yolunu açacak gelişmelerin gündeme gelebileceğini belirtti.
Menelaou müzakerelerin Crans Montana zirvesinde yarıda kesildiği süreçte "uluslararası arenanın akışkan ve belirsiz olduğunu" da belirtti.
Kıbrıs Haber Ajansıya verdiği mülâkatta Menelaou realist olduğunu ve müzakere sürecini canlandıracak koşulların yaratılmasında Teknik Komitelerin rolünün önemine inandığını kaydetti.
Müzakereci müzakerelerin Crans Montana'da kaldığı yerden, BM kararlarında öngörüldüğü şekilde yeniden başlaması hedefine temasla siyasî eşitliğe sahip iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon temelinde bir çözüme işaret etti.
Menelaou, çözüm çabasının şimdiye dek elde edilen yakınlaşmaları da içerdiğini belirterek "yakınlaşma elde edilen konuların sayısı kayda değer. Bunların Kıbrıslıların özgür iradelerinin kullanılması ve Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler arasında gerçekleşen müzakereler sonucunda elde edilmiş olması çok önemlidir." dedi.
Ayrıca, Kıbrıs meselesinin en önemli yönlerinin, özellikle Crans Montana'daki son aşamalarda, BM Genel Sekreteri'nin "geldiğimiz ve devam etmemiz gereken nokta" olarak adlandırdığımız 6 maddelik çerçevesi bağlamında gündeme getirilmiş olmasının da çok önemli olduğunu sözlerine ekledi.
Menelaou bu nedenle, müzakerelerde yapılan çalışmaları ve elde edilen kazanımları korumak için mümkün olan her türlü çabayı göstermemiz ve yakın geçmişin deneyimlerinden yararlanarak, yenilenmiş bir çaba çerçevesinde bu kez başarılı bir sonuca nasıl ulaşabileceğimiz üzerinde yoğunlaşmamız gerektiğine inandığını söyledi.
Crans Montana öncesindeki yakınlaşmaların gündemdeki yerlerini koruyup korumadıklarına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Menelaou, 2006 yılında Tassos Papadopoulos ve Mehmet Ali Talat arasında Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin zemini yeniden teyit eden ve 2008 yılında faaliyete geçen iki toplumlu Çalışma Grupları ve Teknik Komitelerin kurulmasına karar veren 8 Temmuz anlaşmasının önemine işaret etti.
Ayrıca, müzakerelerin en verimli dönemlerinin 2008-2010 ve ardından Crans Montana'ya kadar devam eden 2013-2015 yılları olduğunu belirterek "Bu dönemde elde edilen her şey çok önemli unsurlardır ve yeni bir çabanın başarılı bir sonuca ulaşması için korunmalıdır" dedi.
Menelaou, bugün Teknik Komitelerdeki görüşmelerin, kapsamlı bir barış sürecine sahip olmamızdan ötürü daha zor olduğu yorumunda bulundu. Ancak komitelerde yapılan çalışmaların bir bütün olarak barış süreci ve Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulunması hedefiyle yakından bağlantılı olduğunu da sözlerine ekledi. Bu çalışmalar, durumu yumuşatmak ve ayrı "yönetimlerin" sorunsuz bir şekilde bir arada var olacağı bir sonuç elde etmek amacıyla yürütülmemekte. Aksine, Teknik Komiteler aracılığıyla gösterilen çaba, müzakereler ve kapsamlı bir çözüm perspektifini yeniden canlandırma amacına hizmet etmekte.
Teknik Komitelerin işleyişi için olumlu görüş ifade eden Menelaou, Teknik Komitelerdeki istişarelerin çözüme ulaşmak için yeterli olmadığını ancak yine de önemli olduğunu vurguladı.
AB'nin Rolü
---------
"Kıbrıs'ın tam üye olmasından bu yana AB'nin çözüm bulma çabalarında doğal bir rolü vardır" görüşünü dillendiren Kıbrıslı Rum müzakereci, özlü müzakerelerin yapılmadığı şu anda bile AB'nin bu rolü oynamaya devam ettiğini sözlerine ekledi.
Menelaou buna örnek olarak, 2006'dan bugüne kadar Kıbrıs Türk toplumunun yarım milyar avroyu aşan bir meblağa ulaşan Kıbrıs Türk toplumuna yönelik Malî Tüzüğü gösterdi.
Ayrıca AB'nin Yeşil Hat Tüzüğü'ndeki rolüne de dikkat çekerek, bu tüzük sayesinde işgal altındaki ve özgür bölgeler arasındaki ticaretin 2004 yılından bugüne kadar 100 milyon avroyu aştığını belirterek Yeşil Hat üzerinden yapılan ticarete işgal bölgelerinden satın alınan ve ilgili listede yer almayan başka malların yanı sıra Kıbrıslı Rumlar ve diğer ziyaretçiler tarafından yapılan alışverişlerin de dâhil olduğunu belirtti.
Menelaou, BM Genel Sekreteri'nin İyi Niyet Misyonu ekibinin bir üyesi olarak AB uzmanı Pietter Van Nuffel'in bir önceki sürece dâhil olmasının, tartışmalar çerçevesinde konuların etkin bir şekilde ele alınmasında katalizör bir rol oynadığını söyledi.
Menelaou ayrıca Ekim 2020 Avrupa Konseyi sonuçlarında yer alan ve Mart 2021'de Devlet Başkanları deklarasyonuyla yeniden teyit edilen kararlara da dikkat çekerek bu katılımın devam edeceğini belirtti. Şu anki çabanın AB'nin rolünü daha da yükseltmek olduğunu kaydeden yetkili, "AB ne kadar yükseltilmiş bir siyasî rol oynayabilirse, diğer ilgili tarafların işleri arzu ettiğimiz yöne doğru itmek için harcayacakları çaba ve elde edecekleri faydalar da o kadar iyi olacaktır." dedi.
Bunun siyasî bir figürün atanması anlamına gelip gelmediği sorusuna Menelaou, "AB'nin daha da güçlendirilmiş katılımına" atıfta bulundu.
Bunun olası yeni bir çözüm çabasının içinde yer alacağı çerçeveye meydan okumadığının altını çizen Menelaou, öncü rolün BM'ye ait olmaya devam ettiğini ve çözüm aradığımız çerçevenin BM kararlarıyla belirlenen görev tanımıyla BM Genel Sekreteri'nin İyi Niyet Misyonu olduğunu belirtti.
Menelaou, AB'nin sağlayabileceği ve sağlaması gereken yardımın, bu çabayı, BM'nin rolünü desteklemek ve müzakerelerin yeniden başlaması için karşılıklı fayda sağlayacak faktörlerin belirlenmesi için koşullar yaratmak yönünde olduğunu ifade etti.
Crans-Montana'dan bu yana herhangi bir Özel Temsilci atanmadığına ve Genel Sekreterin raporlarının değiştiği gerçeği temelinde BM'nin rolü konusunda yorum yapması istenen Menelaou, Güvenlik Konseyi’nden gelen talimatın Genel Sekreterin çabalara yardımcı olmaya devam etmesi yönünde olduğu ve bu yöndeki eylemlerin BM'nin faaliyet gösterdiği koşullar ve var olan gerçekçi beklentiler bazında dikkate alınarak belirli ve somut olduğu yanıtını verdi.
Ayrıca, BM Güvenlik Konseyi'nin çağrısını ve Genel Sekreter'in bir Özel Temsilci atanması yönündeki kendi arzusunu hayata geçirmenin zor olduğunu, çünkü Kıbrıs Türk ve Türk taraflarının bunu reddettiğini söyledi.
Ancak Menelaou, Birleşmiş Milletler Siyasî İşler Departmanı'nda Avrupa, Orta Asya ve Amerika'dan sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Miroslav Jenča ve BM Siyasî İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary A. DiCarlo'nun Kıbrıs'ı ziyaret ettiğini ve bu ziyaretlerin "Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin (BMGS) çözüm çabasından vazgeçmeme iradesinin açık bir göstergesi olduğunu" kaydetti.
Yetkili ayrıca kademeli olarak, Kıbrıs sorununun temel yönlerine ilişkin bir görüşme sürecinin yeniden başlatılması noktasına ulaşabilmemiz için Genel Sekreterin mevcut koşullar altında mümkûn olan adımlar doğrultusunda ilerlediğini de sözlerine ekledi.
Bölgesel gelişmelerin etkisi
------------------
Türkiye'nin Yunanistan ile ilgili tavır değişikliği ve Kıbrıs Türk tarafında Türkiye'nin seçimlerden sonra Kıbrıs politikasını değiştirebileceği yönündeki spekülasyonları yorumlaması istenen Menelaou, Türkiye ve Yunanistan'daki seçimlerden sonra görüşmelerin yeniden başlaması ihtimali ile ilgili olarak "bu beklenti var. Ancak kötümser tahminler de söz konusu" yanıtını verdi.
Yetkili, "Bizim çabamız, bize bağlı olduğu ölçüde, olumlu senaryoyla karşılaşmamız için her şeye yardımcı olmaktır. Ancak duruma gerçekçilikle bakıyoruz" mesajını vererek Türkiye'deki depremlerin ardından Yunanistan ile ilişkilerde ve Doğu Akdeniz bölgesindeki daha geniş çaplı hareketlerde iklimle ilgili bazı adımlar atıldığını ifade etti.
Menelaou‘ya göre, Doğu Akdeniz bölgesindeki genel jeopolitik ortamın yanı sıra daha genel olarak, "Kıbrıs sorunu gibi belirsizlik kaynağı olmaya devam eden sorunların üstesinden gelmek için somut bir yol arayışını" ön plana çıkarabileceği görüşü mevcut.
"Önümüzdeki dönemde, Kıbrıs'ı da kapsayacak şekilde yeniden canlanan bir çaba olasılığının daha gerçekçi bir şekilde tartışılmasına imkân tanıyabilecek gelişmelerle karşılaşabiliriz. Şu anda Kıbrıs Türk toplumu ile temaslarımızdan elde ettiğimiz göstergeler bu yönde cesaret verici değil." görüşünü dillendiren Menelaou başta Türkiye'den olmak üzere bir yanıt gelmesi halinde bunun memnuniyetle karşılanacağını da sözlerine ekledi.
Kıbrıs Türk toplumu
Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik sorunlarla ve Türkiye'nin siyasî ve sosyal baskısıyla karşı karşıya olduğu gözlemi ile işgal altındaki bölgelerin Türkiye tarafından ilhak edilmesi riski olup olmadığı sorusuna Menelaou şu yanıtı verdi: "Evet, böyle bir risk var. Şu anda karşı karşıya olduğumuz sorunlardan biri de budur ve müzakerelerin yeniden başlaması için bir sonraki aşamaya geçmeye çalışırken, bu risk, Kıbrıslı Türklerin asimilasyon ve entegrasyon riski de gerçektir. Bu riskler karşısında, tüm Kıbrıslılar için ileriye giden yol yeniden birleşme ve AB ile uluslararası toplumda ortak bir gelecekten geçiyor. Bu yönde ne kadar çok inisiyatif alırsanız, bu riskleri ele almak ve olumlu bir bakış açısına sahip olmak için o kadar çok koşul yaratmış olursunuz."
Menelaou, Türk Devletleri Teşkilâtı’nın son kararını örnek göstererek "ilhak ya da sahte devletin tanınması" tehlikesine işaret etti. Bu girişimleri önlemek için gerekli tüm adımların atıldığını belirten Menelaou, "müzakere etmeme aşamasında kaldığımız sürece bu tehlikeyle giderek daha yoğun bir şekilde yüzleşmeye devam edeceğiz" dedi.
Kendisine iyimser mi, kötümser mi yoksa beklenti içinde mi olduğu sorulan Menelaou realist olduğunu kaydederek "Ne istediğimizi biliyoruz, hedeflerimizi net bir şekilde anlıyoruz ve çabalarımıza odaklanarak, kararlılıkla ve her zaman bize bağlı olduğu ölçüde işleri doğru yöne itmek için gerekeni yapma isteğiyle sürdürüyoruz" diyerek sözlerini tamamladı.
KHA/RP/NST/MHY/2023
Kıbrıs Haber Ajansı