1974'teki Türk istilâ ve işgalinin ardından Kıbrıs'ın kuzeyi, Ada’nın kültürel mirasının büyük bir bölümünün yok edildiği bir savaş alanına dönüştü. Eski Eserler Dairesi Müdürü Marina Solomidou-İeronymidou ve seçkin bir yazar, sanat tarihçisi ve arkeolog olan Anna Marangou, Kıbrıs Haber Ajansına (KHA) son yıllarda bu alanda yürütülen çalışmalar ve gündeme taşınan yeni fikirler hakkında konuştular.

Solomidou-İeronymidou, Dairenin işgal altındaki topraklarda bulunan kültürel mirasın korunması için büyük çaba sarf ettiğini, ancak bu çabaların yetersiz kaldığını söyledi. İşgal altındaki topraklarda bulunan birçok anıtın tahrip edildiğini ve yağmalandığını belirten Solomidou-Ieronymidou, bu duruma karşı uluslararası toplumun daha fazla tepki göstermesi gerektiğini belirtti.

Marangou ise işgal altındaki topraklarda bulunan kültürel mirasın Kıbrıs'ın ortak mirası olduğunu ve bu mirasın korunması gerektiğini söyledi. İşgal altındaki topraklarda bulunan anıtların korunması için uluslararası toplumun desteğinin önemini vurgulayan Marangou, bu anıtların Kıbrıs'ın kültürel kimliğinin bir parçası olduğunu söyledi.

Solomidou-Ieronymidou: "Kontrolsüz bir durumda elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz"

------------

KHA'na konuşan Eski Eserler Dairesi Müdürü Marina Solomidou-İeronymidou, Dairenin kontrolsüz bir durumda elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını söyledi.

İşgal altındaki topraklarda kültürel mirasın korunmasına yönelik çabalar hakkında yorum yapması istenen İeronymidou, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin işgal altındaki topraklar üzerinde etkin kontrol sağlayamaması nedeniyle bu çabaları olumlu bulduğunu ifade etti. Ayrıca, İki Toplumlu Kültürel Miras Teknik Komitesi tarafından sarf edilen çabaları da olumlu bulduğunu belirtti.

Eski Eserler Dairesinin bu çabalara nasıl katkıda bulunabileceği sorusuna İeronymidou, dairenin neredeyse her gün işgal altındaki topraklardaki eski eserleri ilân etmeye devam ettiğini belirtiyor.

Yetkili ayrıca, Eski Eserler Kanununun işgal altındaki topraklarda uygulanamayacağını, işgal altındaki topraklarda eski bir anıtın bakım ve restorasyonunun özgür topraklarda Eski Eserler Dairesi tarafından yapıldığı gibi yapılamayacağını belirtti. Bu nedenle, anıtların yıkılmaması için büyük çaba sarf eden İki Toplumlu Komite'nin varlığının çok önemli olduğunu vurguladı.

Marina Solomidou-İeronymidou, Eski Eserler Dairesinin işgal altındaki topraklarda kültürel mirasın tahrip edilmesini önlemeye yönelik faaliyetlerine atıfta bulunarak, Dairenin yasal çerçeveyi güçlendirdiğini, Eski Eserler Yasası'nı güncellediğini ve Kıbrıs'a ait eski eserlerin uluslararası piyasada yerini tespit etmek ve ülkelerine geri göndermek amacıyla internet üzerinden düzenlenen çeşitli müzayedeleri günlük olarak izlediğini ifade etti.

Buna ek olarak, Eski Eserler Dairesinin, Kıbrıs Cumhuriyeti büyükelçiliklerini bilgilendirmek amacıyla, işgal altındaki bölgelerde yıkım ve yağma ile ilgili her bilgi olduğunda Dışişleri Bakanlığı ile temas halinde olduğunu vurgulayarak, Dairenin kültürel mirasın korunması ve restorasyonu veya silahlı çatışma durumunda kültürel varlıkların korunması ile ilgili Lahey Sözleşmesi gibi birçok uluslararası sözleşmeyi imzaladığını kaydetti.

Eski Eserler Dairesi Müdürü sözlerini "Yetkililerimiz aracılığıyla tüm uluslararası platformları takip ediyoruz. Kontrolsüz bir durumda elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz" diyerek tamamladı.

Anna Marangou: "Kıbrıs'ın görevi işgal altındaki toprakların anıtlarını korumak"

--------------------------

Seçkin bir yazar, sanat tarihçisi ve arkeolog olan Anna Marangou, KHA'na verdiği demeçte, işgal altındaki topraklarda korunmuş ve restore edilmiş birçok anıtın kapalı kaldığını belirterek, bunların açılması gerektiğini vurguladı. Marangou ayrıca birçok anıtın yıkılmanın eşiğinde olduğuna dikkat çekerek, işgal altındaki topraklardaki anıtları korumanın ve sergilemenin Kıbrıs Cumhuriyeti'nin görevi olduğunu belirtti.

İşgal altındaki topraklardaki kültürel mirasın mevcut durumu hakkında konuşan Marangou, "Türk istilâsından (1974-1976) sonraki ilk yıllarda açıkça bir yıkım olduğunu, ancak artık durumun böyle olmadığını" belirterek "Barikatlar açıldığından ve Kıbrıs Avrupa Birliği'ne katıldığından beri bu felâketle başa çıkabildik" dedi. Sanat tarihçisi ayrıca, 2008 yılında Kültürel Miras üzerine İki Toplumlu Teknik Komite'nin kurulmasına atıfta bulundu.

Anna Marangou, "barikatların açılmasından önce UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) aracılığıyla Birleşmiş Milletler'in ve Kıbrıs'ın üyeliğinden sonra da Avrupa Birliği'nin bize sunduğu imkânlarla büyük bir çalışma yapıldığını" vurgulayarak İki Toplumlu Teknik Komite'nin "2003 yılında barikatların açılmasından sonra bu çok zor zamanlarda rahatsız edilmeyen tek komite olduğunun" altını çiziyor.

Seçkin arkeolog ve sanat tarihçisi, yaklaşık 580 kilisenin tahrip edildiğini, tahribatın açıkça daha büyük olduğu Yunan anıtları üzerinde çalışıldığını ekleyerek Türk anıtları üzerinde de çalışmalar yapıldığını belirtiyor. Marangou, "Kimseyi suçlamıyoruz, ancak gelecek nesillerin görmesi için anıtları onarıyoruz" dedi.

Anna Marangou KHA'na yaptığı açıklamada, işgal altındaki topraklarda AB'nin yardımıyla onarılan anıtların çoğunun şu anda kapalı olduğunu belirterek "Anıtlar her iki toplumun da yararı için korunmuyor mu? Anıtların açık kalmasını, bakım ve onarımlarının yapılmasını engelleyen nedir?" diye soruyor ve her iki toplumun da bu anıtların yaşatılmasında çıkarı olduğunun altını çiziyor.

Buna ek olarak, Martinengo ve Rivellino tabyaları, Agia Anna kilisesi ve Karmelit Kilisesi gibi Mağusa'nın onarılan ve bakımı yapılan bazı anıtlarının bugün "muhtemelen malî nedenlerle" kapalı olduğunu ekleyerek "Othello'nun kulesi neden her zaman açık?" diye soruyor.

Anna Marangou, "AB'nin bir yandan risk altındaki önemli anıtların bakımını yapabilmemiz, diğer yandan da onları ziyaret edebilmemiz için yeterli para vermesini beklerdim" diyerek "Bir anıt kapatıldığında, nem oranı arttığı için bakım masrafları da artar. Bir anıtın bakımı yapıldığında, birilerinin onu ziyaret edebilmesi için açık kalması gerekir. Anıtlar bizim hafızamızdır. Hafızamızı kaybedersek, her şey biter!" diye ekliyor.

Ajansın ilgili sorusunu yanıtlayan Marangou, yıkılmak üzere olan pek çok anıt olduğunu belirterek, Vasilia köyündeki Agia Paraskevi Manastırı, Myrtou köyündeki Agios Panteleimon Manastırı, Pentadaktylos dağındaki Ermeni manastırı (Sourp Magar) ve Lythrangomi köyündeki Panagia Kanakaria Kilisesinin yapısal sorunları veya iç bakım sorunları olan anıtlardan bazıları olduğunu vurgulayarak "Örneğin, Panagia Kanakaria Kilisesi dışarıdan bakıldığında sağlam bir bina izlenimi veriyor, ancak iç kısımdaki fresklerde sorunlar var. Bunun kültürümüzün bir emaneti olan eserleri korumamak anlamına gelmediğini" kaydediyor.

Anna Marangou aynı zamanda, İki Toplumlu Kültürel Miras Teknik Komitesi'nin köylerdeki mülteci sakinlerden küçük bir bağışla bakımlarına katkıda bulunmalarını istediği küçük anıtlar da olduğunu da belirtiyor.

Ayrıca, bakıma ihtiyacı olan anıtların Kıbrıs'ı dünya haritasına koyan anıtlar olduğunu ve bunlardan çok sayıda bulunduğunu belirterek "Muazzam bir çalışma için zemin var. "Lefkoşa, Mağusa, Salamis ve Kourion gibi tarihte parlamış şehirler neden dünya kültür mirası haritasında yer almıyor?" diye soran Anna Marangou, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin böyle bir talepte bulunmamasının siyasî nedenlerini anladığını belirtti. Aynı zamanda, Kıbrıs'ın bir bölümünün geçici olarak işgal altında olmasına bakılmaksızın, kültürün içinde bulunduğu devlet tarafından korunması gerektiğini belirterek sözlerini "İşgal altındaki toprakların anıtlarını korumak ve sergilemek Kıbrıs Cumhuriyeti'nin görevidir, çünkü Kıbrıs tek ve bölünmezdir" mesajı ile tamamlıyor.

KHA/PH/NST/MHY/2023

Kıbrıs Haber Ajansı