Filistin kökenli Ürdünlü yazar ve “Farha” filminin yönetmeni Darin Sallam, insanların kalplerine dokunmak, sessizlerin sesi olmak istediğini söyledi.

Kıbrıs Haber Ajansı (KHA) Farha filminin Kıbrıs’taki ikinci gösterimi dolayısıyla Kıbrıs’ta bulunan Darin Sallam’la bir röportaj yaptı.

Kanada’nın Toronto kentinde, filmin galasından sonra Kıbrıslı bir kadının kendisine yaklaşıp filmin kendi ülkesini hatırlattığı için kendisini çok duygulandırdığını, filmden ne kadar etkilendiğini söylediğini anlattı. Yönetmen Sallam, "Bu yüzden film yapıyorum" dedi.

Darin Sallam’ın ilk uzun metrajlı filmi Farha, dünya prömiyerini 2021’de Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yaptı. Film aynı zamanda Ürdün’ün 2023 Oscar adayı idi.

Asya Pasifik Ekran Ödülleri’nde en iyi gençlik filmi ödülünü alan film, 2022 Aswan Uluslararası Film Festivalinde de Kadın Sorunlarını Ele Alan En İyi Avrupa-Akdeniz Filmi/AB Ödülü’ne, En İyi Yönetmen Ödülü’ne ve En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’ne layık görüldü; 2021’de Kızıldeniz Uluslararası Film Festivalinde de Özel Mansiyon Ödülü aldı.

Netflix’e geldiğinde çok daha geniş bir kitleye ulaştı. Birkaç ay önce Lefkoşa’da ve cumartesi günü Larnaka’da gösterildi. Darin Sallam filmin gösterimi nedeniyle Kıbrıs’ta bulunuyor.

KHA’nın "Filmin hikâyesi nedir?" sorusuna yönetmen, hikâyenin Filistin’de bir köyde geçtiği yanıtını veriyor ve anlatıyor:

“Farha, 1948’de, 700.000’den fazla Filistinlinin evlerinden kaçtığı veya kovulduğu ‘nakba’ (felaket) sırasında, gerçek adı Radiye olan 14 yaşında bir kızın gerçek hikâyesini anlatıyor. Babası tecavüze uğrayacağından veya öldürüleceğinden endişe ederek onu bir odaya kilitliyor ve ona geri döneceğine dair söz veriyor. Ama geri dönmüyor. Sonrasında köyde yaşanan olayların bazıları onun (Farha’nın) gözlerinden görülüyor.”

Hikâyeye nasıl ulaştığı sorusuna da Darin Sallam’ın yanıtı şu oluyor:

“Her zaman hikâyenin beni bulduğunu söylerim. 1948'de Filistin’de yaşayan Radieh adında bir kız vardı ve babası onu İsrail’in işgalinden korumak için bir odaya kilitledi. Radieh hayatta kaldı ve hikâyesini başka bir kızla paylaştığı Suriye’ye yürüdü. Diğer kız büyüdü, kendi kızı oldu ve Radieh’in hikâyesini kendi kızıyla paylaştı -ki bu da tesadüfen bendim.”

Filmin en ilgi çekici unsurlarından biri, hikâyenin o küçük odaya hapsedilmiş ve duvardaki küçük bir açıklıktan olup bitenlere tanıklık eden kızın gözünden anlatılması oluyor.

Bu gözlem hakkında yorum yapması istenen Sallam, Farha’nın yolculuğunu güçlendirmek, kanlı sahneler göstermeden daha şiddetli hâle getirmek istediğini söylüyor.

"Farha 1948 olaylarıyla ilgili olarak bir kızın yolculuğu mu yoksa sinematografik bir Filistin anlatısı mı?" Bu soruya Yönetmen Sallam, “Her ikisi de” yanıtını veriyor ve şöyle devam ediyor:

“Ben de klostrofobi hastasıyım (kapalı ortam hastalığı). Ben de nakba (felâket) hikâyelerini dinleyerek büyüdüm. Ama sanırım beni tetikleyen şey 2000’deki II. İntifada bir çocuğun, Muhammed el-Durrah'ın Gazze şeridinde öldürülmesiydi. Çocuk ve vurulmaması için yalvaran babası … Ama İsrail askerleri çocuğu vurup öldürdü. Genellikle sayılardan bahsediyoruz. Ölü sayısı, öldürülen sayısı. Ondan sonra artık sayı yoktu.”

“Bir film yapımcısı olarak hikâyeyi paylaşma isteği duymadığım sürece film yapamam özellikle de hikâye beni Farha'da olduğu gibi rahatsız ediyorsa.” “Biliyorsunuz asla unutulmaması gereken Muhammed el-Dürrah adlı çocuğun ölümünün fotoğraflarını gördüğümde şok oldum ve çizmeye başladım. Benim için her şey çizimlerle böyle başladı.”

“Bu yüzden bir Filistinli çocuk hakkında bir senaryo çizdikten sonra, sonunda bir filme dönüştürdüğüm bir hikâye yazmaya başladım.”

“Filistin hakkında konuştuğunuzda, giderek daha da zorlaşıyor çünkü kaçınılan bir konu. Hikâyenin bu Filistin tarafını pek çok kişi duymak istemiyor. Fon bulmak çok zordu.”

Farha’yı yaparken Filistinli veya kadın olması nedeniyle herhangi bir zorlukla karşılaşıp karşılaşmadığı sorusuna Darin Sallam şu karşılığı verdi:

“Filmin içeriğinden dolayı zorluklarla karşılaştım. Zordu çünkü film ‘nakba’'dan bahsediyor. Zordu çünkü 1948'de İsrail’in kuruluşuyla ilgili olduğu ve Filistin felâ

ketiyle ilgili olmadığı yalanı yaratıldı. Ve insanlar buna inandı. Benim jenerasyonum, şu anda Gazze’de tanık olduğumuz şeyin kökeni hakkında hiçbir şey bilmiyor. Bir din çatışması olarak kabul edildi ancak öyle değildi ve değil. Yani evet, Farha’yı çekmek zordu çünkü fon sağlamak ve destek almak zordu ve bu filmin konusundan kaynaklanıyordu.”

“Birçok tehdit ve nefret mesajı aldım ve hatta kariyerimin mahvedebileceği konusunda uyarıldım.”

“Bu filmi bir politikacı olduğum için yapmaya başlamadım. Ancak tüm bu tehditleri aldığımda politik konuşmam gerektiğini hissettim.”

“Tartışmalı değil, sadece Siyonistler filmden nefret etti.” Bazıları filmi tartışmalı olarak nitelendirdi ve film oldukça tepki aldı.”

“Birçok insanın bana ‘neden bunu başka bir ülkeyle ilgili yapmıyorsun, kıza farklı bir milliyet vermiyorsun?’ dediği de bir gerçek. Ve ben her zaman bunun evrensel ve zamansız bir hikâye olduğunu, her yerde, her zaman gerçekleşebileceğini söyledim.”

“Ben bir politikacı değilim, ama bu hikâyeye sadık kalmaya karar verdim, sanki bu genç kızın sesinden ben sorumluymuşum gibi.”

Peki bu hedefe ulaşabildi mi? Yanıt şöyle oldu:

“Bazı insanlar kızlarını Farha’nın yerine koydular veya film bazı insanlara kendi ülkelerini hatırlattı.”

Kanada'nın Toronto kentinde, ‘Farha’ filminin gösteriminden sonra Sallam, Kıbrıslı bir kadının yanına geldiğini ve filmi izlerken kendi ülkesini hatırladığını söyledi; “Çok duyguluydu” dedi.

Filmin dünya prömiyerinden sonra başka bir olay daha yaşandı. Darin Sallam, gösterimden sonra seyircilerden bir erkeğin yanına geldiğini ve filmin gözlerini açtığını söyledi."

Darin Sallam filme gelen tepkileri anlatmaya devam etti:

“Bu yüzden film yapıyoruz. Kendimi bir sanatçı olarak adlandıracaksam insanlık benim çerçevemdir. Filmin özünde her zaman bir insan hikâyesi olmalı. Eğer şefkatiniz yoksa bunu yapamazsınız.”

“Bu ‘Farha 2’nin beklenmesi gereken bir şey mi? Birçok kişi bana bunu soruyor. Farha'nın Filistin'e dönen çocukları ve torunları hakkında bir film yapmayı hayal ediyorum. Farha, bir milyon Filistinliden biri, birçok hikâyeden biri; şu anda olanlarla karşılaştırıldığında okyanusta bir damla. Bu nedenle insanlara anlatmak, tarihin doğru tarafında olmak, konuşmak, bir şeyler yapmak istiyorum.”

Yani her şey Filistin anlatısına mı dayanıyor sorusuna Sallam şu yanıtı verdi:

“Bu filmi yapmak benim için çok duygusaldı. Farha sembolik. Filistinli kadınları sembolize ediyor ve Filistinli kadınlar çok dirençli. Filistin davası politik değil; insani bir dava. İnsanlardan tarihin doğru tarafında olmalarını istiyorum.”

Filmin sanatsal tarafı hakkında konuşmaya davet edilen Darin Sallam şöyle dedi:

“Filmin çoğunun sınırlı bir alanda geçmesi, bir film yazarı ve yönetmeni olarak benim için de bir meydan okumaydı. Basit görünüyor ama çok karmaşıktı çünkü filmi çok sanatsal bir şekilde yapmak istiyordum ve bu yüzden kamera odadan hiç çıkmıyor, bu yüzden lensleri hiç değiştirmedim, dışarıda birkaç sahne çekmemize izin verin, kanı ve şiddeti gösterelim dendiğinde dinlemeyi reddettim; filmin tamamında neredeyse hiç kan görmüyorsunuz.”

Son olarak Darin Sallam KHA’nın “Bir sanatçı olarak amacının ne olduğu” sorusuna yanıtı, “Bir sanatçı, bir film yapımcısı olarak insanların kalplerine dokunmak istiyorum. Hayat çok kısa ve bir film yapmak yıllar ve yıllar alıyor. Bu yüzden, insanları harekete geçirebilecek filmler yapmak istiyorum” oldu ve ekledi:

“Sessizlerin sesi olmak istiyorum.”

KHA/GV/MG/MHY/2024

Kıbrıs Haber Ajansı