Kayıp, Enklav Kişilerden ve İnsanî Konularından Sorumlu Yetkili Anna Aristotelous, Kıbrıs sorununun çözümüne kadar süren çabaların devamı için, 1974'te yaşananların 50. yıl dönümünün önemli bir dönüm noktası olduğunu belirtti. Aristotelous, bu açıklamasını cuma günü, Kıbrıs Avrupa Üniversitesi Hukuk Fakültesinin düzenlediği "50 Yıl İşgal ve İstila" konulu sempozyumda gerçekleştirdi.

Aristotelous, "İstilanın üzerinden geçen yarım asır, bizi kararlılıkla donatıyor ve Kıbrıs sorununun adil bir çözüme kavuşacağı güne kadar çabalarımızı sürdürme konusunda direnç kazandırıyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides'i temsilen konuşan Aristotelous, organizasyon ekibine teşekkürlerini ileterek, bilimsel toplantı ve tartışmaların sadece geri dönüş isteğini ve azmini canlı tutmakla kalmayıp, Kıbrıs sorununun çözümü ve ülkenin yeniden birleşmesi için çabaları belirleyen konuları da ön plana çıkardığını vurguladı.

Sempozyumun, "bir başka trajik yıl dönümü" olan 15 Kasım 1983'te ilân edilen "tek taraflı bağımsızlık ilânının" 41. yıldönümüne denk geldiğine dikkat çeken Aristotelous, bu ilân ile ilgili olarak, "O dönemde yapılan bu girişim, mevcut durumun meşrulaştırılması amacı taşıyordu" ifadelerini kullandı.

Aristotelous, o tarihten bu yana benzer girişimlerin sürdüğünü ancak uluslararası camiada kabul görmediğini belirterek, "Kıbrıs Cumhuriyeti'nin yasa dışı eylemlere karşı attığı adımlar sayesinde bu girişimler karşılık bulamadı" dedi.

1983'teki ilânın, mevcut durumun kalıcı hâle getirilmesi için bir adım olduğunu söyleyen Aristotelous, 41 yıl geçmesine rağmen Avrupa ve uluslararası hukuk kurallarının bu durumu tanımadığını, bunun uluslararası hukuka aykırı bir eylem olduğunu ifade etti.

Aristotelous, yarım asır sonra kayıp kişilerin durumunun hâlâ Kıbrıs'taki en acı verici konulardan biri olduğunu ve kayıpların %49'unun hâlâ bulunamadığını belirtti. "Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides, kayıp şahıslar konusunu en üst öncelik hâline getirdi ve somut adımlar içeren stratejik bir plan uyguluyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı'nın bu konuyu sadece ilgili liderlerle değil, yabancı devlet ve hükûmet başkanları ile Avrupa Birliği kurumları nezdinde de gündeme getirdiğini ifade eden Aristotelous, bu sayede Türkiye'ye yönelik baskıların arttığını ve araştırma ile kazılardaki engellerin aşılmasının hedeflendiğini söyledi. "Arşivlere ve diğer bilgilere erişim sağlanması, kayıplarımızın akıbetinin belirlenmesine yardımcı olacak" dedi.

Bu çerçevede, Avrupa Parlamentosu'nun Kıbrıs'taki kayıp kişilerle ilgili yeni bir rapor hazırlama çalışmalarının da devam ettiğini belirten Aristotelous, bu görevin Avrupa Parlamentosu üyesi François-Xavier Bellamy'ye verildiğini aktardı.

Avrupa Komisyonu'nun Türkiye ile ilgili 30 Ekim'de yayımladığı son ilerleme raporuna da değinen Aristotelous, raporun Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik aktif desteğin önemini vurguladığını ve kayıp kişiler konusuna olumlu bir etki yaptığını ifade etti. Türkiye'nin kayıp kişiler konusundaki tutumunun ve ailelerinin insan haklarına yönelik ihlallerinin endişe verici olduğunu söyledi.

Aristotelous, konunun sürekli gündemde tutulmasının ve yargı kararları ile BM kararlarının doğru şekilde kullanılmasının Türkiye'nin tutumunu zorlaştırdığını belirtti. "Askeri arşivlere, özellikle savaş alanlarının temizlenmesinden sonra yapılan toplu mezarlara ilişkin bilgilere erişim sağlanması, kayıp kişilerimizin akıbetini belirlememize yardımcı olacak" dedi.

Son olarak, Amerika Birleşik Devletleri'nden uzmanların Kıbrıs'ta belirli bölgelerde kayıp kişilerin kalıntılarını bulmaya yönelik özel araştırmalar yaptığını ve bu çalışmaların önemli olduğunu vurguladı.

Aristotelous, Türkiye ve ilgili tarafların son 50 yılda yarattığı engellere rağmen, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik çabalara kararlılıkla bağlı kalmaya devam ettiklerini söyledi.

KHA/NST/MHY/2024

Kıbrıs Haber Ajansı