Avrupa Birliği (AB) Polonya temsilcisi aracılığıyla İslam İş Birliği Örgütü (İİBÖ/OİC) Genel Kurulu kararında, örgütün 2025 eylem planında Kıbrıs’la ilgili ifadelerden “hayal kırıklığı” duyduğunu belirtti.
AB, İslam İş Birliği Örgütünün 2025 planında Kıbrıs ile ilgili hükümlerin, özellikle 541 ve 550 sayılı kararlar olmak üzere ilgili Güvenlik Konseyi kararlarıyla uyuşmadığına dikkat çekti ve Örgütü Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’ndaki statüsünü yasa dışı bir ayrılıkçı oluşumu desteklemek için kullanmaktan kaçınmaya çağırdı.
Avrupa Birliği, İslam İş Birliği Örgütünden uluslararası hukuku, BM Şartı’nı ve BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs sorununu ilgili Güvenlik Konseyi kararlarında yer alan ve mutabık kalınan ilkelere dayanarak çözme çabalarını baltalayan tutumlar benimsemekten kaçınmasını istedi.
Kuzey Makedonya, Ukrayna, Moldova ve Karadağ, AB’nin tutumunu destekledi.
Birleşmiş Milletler ve bölgesel örgütler arasındaki iş birliği, BM Genel Kurulu’nun 39’uncu oturumunun gündeminde yer aldı. Genel kurulda, İslam İş Birliği Örgütü de dâhil olmak üzere altı bölgesel örgütle iş birliğiyle ilgili altı karar görüşülerek kabul edildi.
BM-İslam İş Birliği Örgütü iş birliğiyle ilgili karar, çatışma önleme, barışı koruma ve ekonomik ve sosyal kalkınmada iş birliğinin önemini vurgulayan yaklaşık 31 kararın sonuncusu oluyor. Son on yılda, İslam düşmanlığıyla mücadele (2015), şiddet içeren aşırılıkla mücadele ve dinler arası diyaloğu teşvik etme (2017) gibi konular sunuldu.
Bu yılki karar, İslam İş Birliği Örgütü’nün Orta Doğu, Orta Asya (Afganistan) ve Afrika’daki (Mali, Somali) çatışmalarda arabuluculuk rolünü kabul ediyor; İslam düşmanlığıyla mücadele için BM Özel Temsilcisi atanmasını talep ediyor, dini hoşgörüsüzlük ve aşırı söylemlerle mücadele müdahalelerini savunuyor, Dünya Sağlık Örgütü ile iş birliğini vurguluyor; bilim, teknoloji ve eğitimde sürdürülebilir kalkınmayı ve iş birliğini teşvik etmek için İslam İş Birliği Örgütünün yardıma ihtiyaç duyulduğunun altını çiziyor.
BM-OİC iş birliği kararı oybirliğiyle kabul edildi.
AB adına konuşan ve Kuzey Makedonya, Ukrayna, Moldova ve Karadağ tarafından desteklenen Polonya, iş birliğine ilişkin kararı desteklediğini belirtti ancak örgütün 2025 eylem planında Kıbrıs’la ilgili ifadelerden “hayal kırıklığı” yaşadığını kaydetti.
AB bu ifadelerin uluslararası hukuka, BM Şartı’na, özellikle de Madde 2.7’e saygı gösteren BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi kararlarıyla tam olarak tutarlı olmadığını ileri sürerek güçlü itirazını yineledi.
AB, OIC’nin 2025 planındaki Kıbrıs ile ilgili hükümlerin, özellikle 541 ve 550 sayılı kararlar olmak üzere ilgili Güvenlik Konseyi kararlarıyla uyuşmadığının altını çizdi; “Bu kararlar, Kıbrıs’ın işgal altındaki bölgesinde ayrılıkçı varlığın tek taraflı bağımsızlık ilanını yasa dışı ve geçersiz ilan ediyor” ifadesini kullandı.
Polonya temsilcisi Avrupa Birliği adına tüm devletleri, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına saygı göstermeye ve ayrılıkçı varlığı herhangi bir şekilde tanımaktan, tanınmasını kolaylaştırmaktan veya meşrulaştırmaktan kaçınmaya” çağırdı.
Polonya Temsilcisi, “AB, kararın bu özel hükmü konusunda fikir birliğinden uzaklaştı” şeklinde konuştu.
AB İslam İş Birliği Örgütü, “BM Genel Kurulu’ndaki statüsünü yasa dışı bir ayrılıkçı varlığı desteklemek için kullanmaktan kaçınmaya, uluslararası hukuku, BM Şartı’nı ve BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs sorunuyla ilgili Güvenlik Konseyi kararlarında belirtilen ve mutabık kalınan ilkelere dayalı olarak çözme çabalarını baltalayacak pozisyonlar benimsemekten kaçınmaya çağırdı.
AB’nin müdahalesi, kararın kabulünü engellemese de Yunanistan tarafından desteklenen Kıbrıs’ın talebi üzerine yapıldı.
Kıbrıs’ın tutumu, OIC’nin Kıbrıs sorununa ilişkin çok sayıda Güvenlik Konseyi kararıyla uyumsuz görülen girişim ve tutumlarından kaynaklandı.
Müdahalede, özellikle İslam İş Birliği Örgütü’nün 2025 Eylem Planı’nın 2.4.4 maddesine değinildi. Bu madde, OIC’ye üye devletleri, “Kıbrıs sorununun en kısa sürede adil, kalıcı ve kapsamlı bir şekilde çözülmesi için Kıbrıs Türk Toplumu lideri ve Kıbrıs Rum Toplumu liderinin çabalarını desteklemeye; çözüm çerçevesi içinde kurulacak yeni ortaklık devletinde kurucu Rum Devleti ile eşit ortak olacak kurucu Türk Kıbrıs Devleti’nin kapasitelerinin artırılmasına katkıda bulunmaya” çağırıyor.
Türkiye’nin diplomatik temsilcisi, AB’nin tutumuna yanıt olarak “Kıbrıs için adil ve sürdürülebilir bir çözümün ancak Kıbrıs Türk halkının içsel/doğuştan egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tanınmasıyla başlayabileceğini” savundu.
Türkiye’nin temsilcisi Avrupa Birliği’ni taraf tutmakla suçladı; Kıbrıs Rum tarafının 2004’te kapsamlı bir çözüm planını reddetmesine rağmen tam üye olarak Birliğe kabul etmesinin ‘Kıbrıs sorunu konusunda dengeli bir pozisyon sürdüremediğini gösterdiğini’ iddia etti.
Türkiye tüm uluslararası platformlarda “KKTC”yi destekleme taahhüdünü yineledi.
Türkiye temsilcisi ayrıca uluslararası toplumu “KKTC”yi tanımaya; BM Genel Kurulu’nda Türkiye Cumhurbaşkanı tarafından belirtildiği gibi egemen eşitliğini ve eşit uluslararası statüsünü sağlamaya çağırdı.
KHA/MG/MHY/2024
Kıbrıs Haber Ajansı