Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi María Ángela Holguín Cuéllar'ın mart ortasında görüşmeler için Kıbrıs'a döneceğini duyurdu.

Cumhurbaşkanı Christodoulides, Aziz Maron kutlamaları nedeniyle Lefkoşa'daki Our Lady of Graces Katedrali'nde pazar günü yaptığı konuşmada, Holguín'in önemli bir çaba gösterdiğini ve 10 Mart'tan sonra Kıbrıs'ta olacağını kendisine bildirdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı, bir fırsat penceresi açan Holguín'in atanmasıyla, işgalin sona ermesi ve Kıbrıs'ın yeniden birleşmesi amacıyla anlamlı görüşmelerin yeniden başlamasına izin verecek koşulların yaratılmasının yolunun açılacağını umduğunu belirtti.

“Müzakerelerin yeniden başlaması ve Kıbrıs sorununun çözümüne yol açması için biz de mümkün olan her şeyi yapacağız” diyen Christodoulides, daha sonra medyaya yaptığı açıklamada, müzakerelerin devam edebileceğini ve her zaman mutabakata varılan çerçeveye dayalı olarak Kıbrıs’ta bir çözüme yol açabileceğini, mutabakata varılan çerçevenin tartışmaya tabi olmadığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides, Ankara'nın iki devletli çözüme yönelik tutumuyla ilgili bir gazetecinin sorusuna, BM Genel Sekreteri'nin Holguín'i atadığını yineledi ve bunun, Kıbrıs sorununun her zaman mutabakata varılan çerçeve temelinde çözümüne yol açacak müzakerelerin yeniden başlatılması yönündeki açık iradeyi gösterdiğini belirtti.

Bu çerçevenin tartışmaya tabi olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı, “Bu sadece bizim ilettiğimiz bir şey değildir; aynı zamanda uluslararası topluluğun hem Türkiye’ye hem de Kıbrıs Türk toplumuna mesajıdır” şeklinde konuştu.”

İşlerinin kesinlikle kolay olmadığını, zorluklar olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Christodoulides, “Biz Sayın Holguín ve Avrupa Birliği dâhil bir bütün olarak uluslararası toplumla iş birliği yapmak, yapılması gerekeni yapmak için buradayız. Bu hedefe ulaşabilmemiz mümkündür” dedi.

Birleşik Krallık'ın Kıbrıs Yüksek Komiseri İrfan Siddique'in açıklamaları hakkında yorum yapması istenen Cumhurbaşkanı Christodoulides, bunun Ankara'nın Kıbrıslı Türklerin “eşit egemenliği” yönündeki konumunu kolaylaştıracak gibi göründüğünü belirtti; Kıbrıs Cumhuriyeti'nin tutumunun, ama daha da önemlisi şu anda uluslararası toplumun ve Kıbrıs meselesiyle gerçekten ilgilenenlerin tutumunun, Yüksek Komiserin açıklamalarının, müzakerelerin yeniden başlatılması çabalarına hiçbir şekilde yardımcı olmadığı şeklinde olduğunu kaydetti.

Bunun sadece Kıbrıs Cumhuriyeti'nin tutumu olmadığını, uluslararası toplumun ve Birleşmiş Milletlerin tutumu olduğunu yineleyen Cumhurbaşkanı Siddique’nin açıklamalarının özüne girmek istemediğini, bu tür görüşlerin kabul edilemez olduğunu, tartışmaya açık bulunmadığını söyledi.

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'in diplomatik ilişkiler için Kıbrıs'a resmî ziyaretinden de söz eden Christodoulides, bu ziyaretin Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana Kıbrıs’a ilk kez gelen  Almanya Cumhurbaşkanı olacağına dikkat çekti.

 

Nikos Christodoulides, Almanya’nın Türkiye ile mükemmel ilişkiler sürdüren bir Avrupa Birliği üyesi ülke olduğunu, onun da kendileri gibi Avrupa-Türkiye ilişkilerinin ilerlemesiyle ilgilenmekte olduklarını, bu nedenle bu ziyaretin, Avrupa-Türkiye ilişkilerinin gelişmesiyle ilgili olarak görüş alışverişinde bulunmak için birinci sınıf bir fırsat olacağını vurguladı.

Steinmeier'in Almanya Dışişleri Bakanı olarak Türkiye ile sürdürdüğü ilişkiler ve müzakerelerin yeniden başlaması için gerekli koşulların nasıl oluşturulacağına ilişkin daha önceki rolleri ve görüşleri bakımından görüş alışverişinde bulunmanın önemli olduğunu belirten Cumhurbaşkanı, “Bizim için başka seçenek yoktur” dedi.

Kıbrıs sorununa ilişkin bir AB temsilcisi atanması konusunun sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Christodoulides, Türkiye'nin olumsuz yaklaşımı olduğunu ifade etti. bu atamanın, Ankara'nın sürekli olumsuz tutumundan dolayı gerçekleşmemesi, bunun bu çabanın sona erdiği anlamına gelmeyeceğini kaydetti.

"Bizim için Avrupa Birliği'nin öncü rolü, Kıbrıs Rum tarafının ya da Kıbrıs Cumhuriyeti'nin pozisyonlarına hizmet etmek değil, AB'nin bizi karşılıklı olarak kabul edilebilir, karşılıklı yarar sağlayan bir çözüme götürebilecek araçlara sahip olmasıdır. Kıbrıs sorununun çözümü için durum, Türkiye, Euro-Türk ilişkileri için, genel olarak bölge ", AB'nin rolüne yönelik bu yaklaşımın birçok üye devlet tarafından da benimsendiğini belirtti.

 

KHA/MG/MHY/2024

Kıbrıs Haber Ajansı